karanlık

karanlık
إبهام
أقتم
اسوداد
اكفهرار
التباس
تشوش
حمة
داج
دامج
دامس
دجة
دجنة
دجى
دجي
دجية
دغيشة
دقة
دهمة
ديجور
سحام
سحم
سحمة
سواد
ظلام
ظلماء
ظلمة
عتمة
عجمة
عشواء
عشوة
غسق
غلس
غموض
غيهب
فحمة
قاتم
قتام
قتمة
مظلم
معتم
مكفهر

Türkçe-Arapça Sözlük. 2009.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • karanlık — sf., ğı 1) Işığı olmayan, bütünü veya bir parçası ışıktan yoksun olan 2) is. Işık olmama durumu Biz, karanlığın içinde ilerliyoruz. H. Taner 3) mec. Yasalara, töreye uygun olmayan Bu karanlık işlerin hesabını sorarlar. M. Ş. Esendal 4) mec.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karanlık basmak (veya çökmek) — hava kararmak Akşamdı, ortalığa hafif bir karanlık çökmüştü. R. N. Güntekin Tekrar ana yola geldiğim zaman karanlık basmıştı. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karanlık kesilmek — ortalık birdenbire kararmak Gece kandili birdenbire sönmüş, oda zifirî karanlık kesilmişti. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karanlık oda — is. Fotoğraf camı banyosu, röntgen muayenesi vb. işlerin yapıldığı ışıksız oda …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karanlık etmek — bir şeyin önünde durarak görünmesine engel olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • zifirî karanlık — is., ğı Çok karanlık Sanki o saniye gözlerime perde inmiş de her taraf zifirî karanlık olmuş. S. M. Alus …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • alaca karanlık — is., ğı Güneş doğmadan önceki veya battıktan hemen sonraki aydınlık, yarı karanlık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yarı karanlık — is., ğı Aydınlık ile karanlık arası bir durum …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • AMUS — Karanlık …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • DAMİC — Karanlık …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • MÜDLEHİMM — Karanlık …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”